Kuduz Hastalığı Hakkında Bilmeniz Gerekenler.
Kuduz Hastalığı Nedir?
Kuduz, evcil ve vahşi hayvanlarda görülen, zoonoz viral bir hastalıktır. Bir enfeksiyon hastalığı olan kuduzun etkeni spesifik bir kontagiyöz (bulaşıcı) virüs; “rabdoviridae” ailesinden zarflı bir RNA virüsüdür. Bu viral hastalık, insanlar da dâhil olmak üzere tüm memelilerin merkezi sinir sistemini etkiler. Hastalığın belirtileri ortaya çıktığında kuduz hemen hemen her zaman, hem hayvanlar hem insanlar için ölümcüldür.
Kuduz Hastalığının Etkileri Nedir?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kuduz hastalığını dünyanın en ölümcül bulaşıcı hastalıklarından biri olarak kabul etmektedir. Kuduz hastalığı günde 160 kişi, her 10 dakikada bir 1 kişi, %50’si çocuk olmak üzere kişilerin hayatını alıyor. Tahmini 150’den fazla ülkede endemik olup hastalık, kaynakların az olduğu ülkelerdeki toplulukları daha çok tehdit ediyor. Kuduz vakalarının % 95’inden fazlası Asya’da ve Afrika’da görülmektedir. Kuduzla Mücadele Küresel Birliği (The Global Alliance for Rabies Control) kuduzun neden olduğu küresel ekonomik yükün her yıl 8,6 milyar USD olduğunu tahmin ediyor. Tüm bu duruma rağmen, kuduz hastalığı doğru aşılama ve bilinçlendirme programları ile %100 önlenebilir.
Kuduz Hastalığı Nasıl Bulaşır?
Kuduz enfeksiyonu , virüsün bulunduğu salya ile temas sonrasında gerçekleşir. Bu temas ısırma, sağlam olmayan derinin yalanması, mukozaların yalanması şeklinde gerçekleşebilir. Kendi patisini yalayan kedinin tırmalaması sonucu da kuduz bulaşabilir. Köpekler, virüsün en yaygın kaynağıdır ve tüm insan kuduz ölümlerinin % 95’inden fazlasından sorumludur.
Mağara gezen kişilerin, yarasaların aerosol şeklinde havaya saçtığı damlacıkları soluduğu ve böylece virüs kaptığı söylense de bu bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Aynı şekilde kuduz olduğu bilinmeyen kadavradan alınan korneanın transplantasyonu sonucu kuduz bulaştığı da kanıtlanamamış bir iddaadır. Hele içme suyuyla, cinsel yolla, solunum yoluyla, barsak solucanlarıyla bulaştığına dair hikayeler ise sadece tarih sayfalarında kalan birer söylentidir. Kuduz bir hayvanın ısırdığı hamile kadının karnındaki çocuğuna kuduz bulaşması mümkün değildir. Kuduzun tek ve kesin bulaşma yolu kuduz bir hayvanın ısırdığı açık yaradır.
Evcil hayvanlardan veya yaban hayattan enfeksiyon alma riskini düşürmek ve bu ölümcül hastalıktan korunmak için alınabilecek en iyi önlem hayvanların aşılanmasıdır.
Kuduz Hastalığının Belirtileri?
Hastalıklı hayvan tarafından ısırıldıktan sonra kas dokusuna giren virüs, önce kas dokusu içinde çoğalır. Daha sonra periferik sinirler aracılığıyla merkezi sinir sistemine ve oradan hızla beyine ulaşır. Beyine yerleşip işgal eden virüsün artık yukarı hareketi tamamlanmış ve aşağı doğru hareketine başlar ve göz, tükürük bezleri, deri gibi organlara yerleşir. Burada önemli olan nokta, bu seyir esnasında çok az antijen salınması, antikor oluşmamamsı ve adeta virüsün kendisini saklamasıdır. Bu nedenle labaratuar tanı yöntemleri klinik belirtiler tam ortaya çıkmadan (yani iş işten geçmeden) sonuç vermez.
Kuduzda kuluçka süresi ortalama 10-60 gün arasında değişmekle birlikte, litaratürde bu sürenin 2 güne kadar indiği; bazen yıllara kadar uzadığı vakalar görülmüştür. Özellikle çocuklarda, baş, yüz gibi beyine yakın ya da sinir dokusunun yoğun olduğu bölgelerin ısırıldığı durumlarda ve mukozanın yalandığı hallerde kuluçka süresinin çok kısaldığı görülmüştür.
Kuduz virüsü alan bir insanda ilk belirtiler, sanılanın aksine, genellikle kuduzu düşündürmeyen basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde görülür. Hastalık tablosu tamamen oluşmadan bir iki gün önce ise, iyileşmesine rağmen ısırık yerinde kaşıntı, iğne batması hissi, sinir trasesi boyunca yayılan bir ağrı gibi belirtiler oluşur. Ayrıca kişilik değişiklikleri görülür.
Hastalık oluştuktan sonra 3 temel formda seyredebilir. “Spastik form”da hidrofobi (su korkusu) ve aerofobinin oluştuğu klasik, spazmlarla karakterize kuduz seyri izlenir. “Demans form”da uç noktada aşırı uyarılma veya adeta delirme hali görülür. “Paralitik form”da kısmi felçler izlenir. Diğerlerine oranla daha uzun süren bu durumda şüpheli bir tanı yoksa, genellikle kuduz tanısı konamadan, nörolojik problemlerle uğraşılırken hasta kaybedilir.
Kuduz hastalığı bir kez oluştuktan sonra ölüm kaçınılmazdır. Önemli olan hastalık oluşmadan vücutta koruyucu antikor düzeyini oluşturmaktır.
Kuduz Hastalığı İnsan Vücudunu Nasıl Ele Geçirir?
Kuduz olmuş bir hayvan ya da insanda belirtileri birdenbire ortaya çıkıyor. Çünkü hastalığın kendisini göstermesi için virüsün öncelikle beynin cornu amanois bölgesi ile cerebellum bölgelerine ulaşması gerekiyor. Bunun süresi ise ısırığın bulunduğu yere bağlı. Eğer ısırık insanda boyun ve baş bölgesinde ise 3 hafta, belden aşağıdaysa 1,5 ay içinde ortaya çıkıyor. Bu süre kuduz hastalığından kurtulmak için tek ve son şans.
Sinir sisteminde ilerleyerek beyne yerleşen virüs burada çoğalarak bir araya geliyor ve “Negri cisimciği”ni oluşturuyor. Buradan vücuda yayılan virüsler ilk olarak tükürük bezlerine iniyorlar. Arkasından yutak felci başlıyor. Aynı zamanda aşırı saldırganlık, ışığa ve sese aşırı duyarlılık başlıyor. Çene kaslarının felci sonucu alt çene düşüyor ve son aşamada felçler tüm organlara yayılıyor.
Kuduz Hastalığı Şüphesi Olan Bir Hayvan Isırırsa Ne Yapmalı?
Herhangi bir hayvan ısırdıktan sonra kuduz ihtimaline karşı ilk yapılacak şey hiç vakit kaybetmeden yarayı bol sabunlu veya deterjanlı suyla yıkamaktır. Bu işlem yaranın üzerindeki virüsleri öldürmüyor, ancak büyük bir kısmını yaradan uzaklaşmasını sağlıyor. Bunun ardından yara alkol veya tentürdiyot ile temizlenmeli. Bu işlem yara üzerinde kalan virüslerin bir kısmının ölmesini sağlıyor. Yara ne kadar büyük olursa olsun yaraya dikiş atılmaması gerekiyor. Çünkü bu işlem o bölgedeki sinir uçlarını uyararak sinir uçlarının çoğalmasını sağlıyor. Bunların dışında tetanoza ve diğer enfeksiyonlara karşı önlem alınması ve antibiyotik tedavisine başlanması gerekiyor. Tabi ısırığın baş bölgesine yakınlığı da çok önemli. Tüm yazılanlar hızlıca yapıldıktan sonra en doğru olan en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak hiç vakit kaybetmeden kuduz aşısı olmak şart!
Yalancı Kuduz Hastalığı (Aujeszky) Nedir?
Bütün hayvan türlerinde görülen bu hastalık ultra virüsten ileri gelir. Hayvanlarda şiddetli kaşıntı, çırpınma ve felçler görülür. Hastalık çok hızlı seyreder ve domuz dışında bütün hayvanlarda ölümle sonuçlanır. Budapeşte Veteriner Yüksek Okulu Müdürü Prof. Aujeszky Aladar tarafından tanımlanan bu virüs, kesinlikle insanlara bulaşmıyor. Bu virüs Türkiye’de ilk defa 1932’de İstanbul Kuduz Müessesi Müdürlüğünde görevli Doktor Zekai Muammer Tunçman tarafından izole edildi.
Bütün Canlılar Kuduz Hastalığı Taşıyıcısı Olabilir mi?
Bir tanesi hariç dünyadaki hiçbir hayvan kuduz virüsünü uzun süre taşıyamıyor. Bütün canlılar kuduz virüsünün vücutlarına girmesinden sonra en çok üç ay yaşayabiliyor. Çünkü virüs beyine yerleşiyor ve bütün faaliyetlerini durduruyor. Özellikle yutak felci, canlıların yeme içme fonksiyonunu durduruyor ki, bu da ölümün ilk adımını oluşturuyor.
Amerika kıtasında yaşayan ve “vampir yarasa” olarak bilinen “Desmodus” türü yarasalar kuduz virüsünün doğal taşıyıcısıdırlar. Bu yarasa türünün virüsü iki yıl kadar taşıdıkları sanılıyor. Bunun yanısıra kuşlarda ve kümes hayvanlarında kuduz vakası hemen hemen hiç görülmüyor.
Kuduz Hastalığı Önlenebilir mi?
Kuduz, doğru aşılama ve bilinçlendirme programları ile % 100 önlenebilir. Kuduzla mücadele etmenin yolları:
- Köpek ve vahşi hayvanların toplu aşılanması yoluyla kaynaktaki enfeksiyonun azaltılması veya ortadan kaldırılması,
- İnsanlarla temasta olan evcil hayvanların ve yüksek riske maruz kalan çiftlik hayvanlarının aşılanması,
- İnsanlarda aşılama ve anti-rabies immunoglobulin uygulaması ile kuduzun önlenmesi ve tedavisi,
Evcil hayvan sahipleri ve veteriner hekimler, hayvanların aşılandığından emin olarak kuduza karşı küresel mücadelede kilit rol oynarlar.
Kuduz Hastalığı Ne Kadar Ciddi Bir Tehdittir?
Dünya Sağlık Örgütü yılda 59 bin kişinin kuduzdan öldüğünü (günde 160 kişi) ve yaklaşık 29 milyon kişinin kuduz olduğundan şüphelenilen hayvanlara maruz bırakıldıktan sonra tedavi altına girdiğini tahmin ediyor.
En büyük kuduz tehdidi, köpeklerde koruyucu aşılamanın yeterli seviyede yapılmadığı ve bulaşma sonrası tedavinin yaygınca uygulanmadığı, dünyanın en fakir bölgeleri olan Afrika ve Asya’dadır. Kuduz özellikle yaygın olduğu bölgelerde ciddi derecede ihmal edilmiş ve rapor edilmeyen bir hastalıktır. Bunun nedeni bu bölgelerde sağlık hizmetlerinin yeterli olmaması ve birçok kurbanın evde ölmesidir.
Daha gelişmiş ülkelerde bile hayvanların bir yerden başka alanlara hareket etmesi kuduzu sürekli bir tehdit haline getirir.
Kuduzla Mücadele Küresel Birliği, kuduzun yılda 8,6 milyar USD’ye ulaşan muazzam bir küresel ekonomik yükü olduğunu tahmin ediyor. Bu yükün büyük çoğunluğu Afrika (% 36,4) ve Asya (% 59,6)’dan gelmektedir.
Kuduz Hastalığı Üzerine Yapılmış Çalışmalar.
1760 Yılında Mead ve Morgani adlı doktorlar, ilk olarak kuduzun tüm klinik tespitlerini yaparak bir tasvir çizdiler.
1770 Van Stvitten, ilk olarak kuduzun insandaki paralitik özelliklerini tespit etti.
1804 Zinke, bir kuduz köpeğin salyasını sağlam bir köpeğin yarasına sürerek 9 gün sonra kuduzun meydana geldiğini tespit etti.
1879 Galtier tavşanların juduza karşı çok duyarlı olduğunu tespit etti. Bundan sonraki kuduz araştırmalarında tavşanlar kullanılmaya başlandı.
1881 Galtier, kuduz bir hayvanın salyasını bir koçun kanına enjekte etti. Sonuçta koç kuduz olmadı; koçun kuduza karşı bağışıklık kazandığı ortaya çıktı, ancak köpek salyası çok miktarda olmadığı ve steril olmadığından aşı için yeterli olmadı.
1882 Pasteur ve çalışma arkadaşları, Chamberlin ve Roux kuduz virüsünün en çok merkezi sinir sisteminde saf olarak bulunduğunu tespit ettiler.
1883 Pasteur, Kopenhag’daki tıp kongresinde kuduzla ilgili deneylerini ve bağışıklık teorisini açıkladı.
1885 Pasteur, ilk olarak bir insan üzerinde kuduz aşısını denedi. Ondört yerinden ısırılmış bir kişiyi aşıladı. Pasteur doktor olmadığından aşıları Grancher adlı bir doktor yaptı. İki ay sonra ısırılmasının üzerinden altı gün geçmiş bir çoban çocuk aşılandı, aşı aradan gecen uzun süreye rağmen başarıya ulaştı.
1886 Bir yıl içinde aşıyla tedavi görenlerin sayısı 2490’a ulaştı. Bu arada ısırıldıktan 34 gün sonra tedaviye getirilen bir kız çocuğu tedaviye rağmen öldü. Yine aynı yıl tedaviye getirilen 19 hastadan 3’ü öldü ve bu olay Pausteur’a karşı olanların sayısını arttırdı.
1887 Napoli, Varşova, Samara, Buenos Aires, İstanbul, Harkov, Pauda, Palermo, Moskova, Vilnada, Tiflis’te Pasteur’un yönetiminde kuduz aşısı üretim merkezleri açıldı.
1903 Dr. Negri, beyin hücrelerinde toplanan cisimcikleri buldu ve kendi adını verdi.
1962 Kuduz virüsü ilk kez görüntülendi.